Aynı Göğün Altında

Javier Marias’ı geçenlerde, 11 Eylül 2022’de kaybettik. Haberi küt diye geldi. Tıpkı 22 Şubat’ta aldığımız Mark Lanegan’ın ölüm haberi gibi. Gerçekte neye şaşırdığımı ve bu kadar üzüldüğümü düşündüm bir süre. Sonuçta bir gün mutlaka ölünecek çünkü. Hayatta bolca vaktimi almış ama gerçekte hiçbir şekilde tanımadığım insanlar var ya da vardı. Bugünden yarına yüzleri değişen insanlar… Buna karşılık gerçekte hiç vakit geçirmediğim ama çok tanıdık olduğum insanlardan biriydi o. Aylardır yatağımın başında duran Tüm Ruhlar’a takılıyor gözüm her akşam. Marias’ın bir daha roman yazamayacağı aklıma geliyor. Özlemle karışık bir üzüntü çöküyor üstüme.

Biri ölüp de artık tekrarlayamaz olduğunda söylediklerini, ağzından çıkan her bir sözcüğü daha bir dikkatle dinlemiş olmayı diliyor insan. (Yarın Savaşta Beni Düşün)

Aynı göğün altında insan güzellikleri ve aptallıkları sınır tanımadan sadece zaman çizelgesinde farklı yerlerde, farklı kıtalarda sürüp duruyor. Sanki bir fanusu bir pencerenin aynı yerinde tutuyorsunuz ve sadece mevsimler ve gece gündüz değişimlerinde yaydığı parıltının şiddeti ya da ışık kırılmalarında renkleri değişiyor gibi. Bunların hepsinin arasında bir yerde güneş aynı güneş, fanus aynı fanus, ona bakan aynı göz. Parıltılar değişiyor sadece. Birileri bolca zamanımızı çalıyor, birileriyle tanışmak hiçbir zaman mümkün olmuyor. Hayat hep bir şekilde devam ediyor.

Biz insanların mayasını olduklarımız kadar olmadıklarımız; kanıtlanabilir, sayılabilir, hatırlanabilir olanlar kadar asılsız, belirsiz ve bulanık olanlar da oluşturur; belki olanlarla eşit oranda olabilecek olanlardır özümüzü oluşturan. (Yarın Savaşta Beni Düşün)

Marias’ın Türkçe’de yayınlanmış son iki romanını aldım geçenlerde. Sakin sakin okumaya başladım. Büyük bir açlıkla ve hızlı hızlı okumaya alışkın olan bünyem bu sefer bunu kabul etmiyor. Her sabah birkaç sayfa okuyorum, anlamaktan çok hissetmeye çalışarak. Bu aslında Marias’a uzun sürecek bir veda.

Ölümün realite yanını kabullenmekte hiçbir sorun yaşamazken bir müzik, bir his parçası, bir görüntü aniden birleşip boğazımda düğümleniyor. Bunu bu kadar kısa sürede tetikleyen şey de hep olduğu gibi müzikler. Özellikle Winding Passages…