Çok şey ve hiçbir şey diyerek saçma bir paradoks oluşturmak istemiyorum. Gerçekten de çok şey oluyor. Bitmiyor, şaşırtmıyor, üzmüyor.
Son iki yıldır özellikle, sular bir türlü durulmuyor, ne içimde ne dışımda… Mesela kendimi en inançsız hissettiğim dönemde tekrar oruç tutmaya başlıyorum, ve özlediğim bir baş ağrılı rahatlık, konuya hakimiyet ve kendime saygı ve sevgi duymayı hatırladığım ilginç bir gün oluyor bu. Belki de ramazan rahmet ayıdır derken öyle birşey kast ediliyor, bilmiyorum.
Kendime yakışanı yapıyorum yine tabi ki. Yapmaya da devam edeceğim, edeceğiz. Çünkü yapmak ve yaşamak istediğime sen karar vermeyeceksin, bunlar benim elimde ve bunu ilk önce kendi kendime tekrar tekrar ispat etmek mecburiyetindeyim. Çünkü su içmek gibi birşey bu. Yoksa baş ağrısı, sinir ve birtakım çelişik kötü hisler kaplıyor içimi.
‘İçimizde mi soğumasın, soğumuyor evet.’Ama böyle ara ara bir fırsat çıkıyorsa önüme onu yakalama enerjisi bulmalıyım, öteki türlü gerçekten tükeniyorum. Kendimi kendime tekrar göstermeli, ispat etmeli, içte ve dışta bir süreliğine de olsa feraha ermeliyim. Yoksa olanın, yaşadığım saçmalıkların öyle boşluğa boşluğa gitmesi ve bir eblehmişçesine seyretmek sadece içimdeki hıncı büyütüyor. Ki asıl istediğim bunun eriyip bitmesi. Biliyorum bitecek de.
heyoo, fleabag. allah kabul etsin.
Oh yeah! Ama bir sezonu bitiremedim, çok fazla yıqıq.